• İlişki denilince ne anlamalıyız?
Bir alışveriş sürecidir, özel, belirli bir bağlamda, kişiler arası oluşan, duygu, düşünce, davranışlar ile şekillenen mesajların iletimi ile arzu, istek ve ihtiyaçlara cevap bulmaya yöneliktir. İletişim, bilgi, güç ve duygu içerir. İlişki, anlık belirlenir, kişilerin çevreye ve duruma göre pozisyon almaları ve rollere sahip olmaları vardır. Kişiler arası eylemsellik-etkileşim sonucu patern dediğimiz etkileşim kalıpları (desenleri) oluşur.
• İlişkinin çeşitleri var mıdır?
Simetrik, tamamlayıcı, paralel, paradoks ilişki. Bunlardan en çok sıkıntılı olan paradoksal ilişkidir. Örn; bana çiçek getir, çiçek gelir, ben dediğim için getirdin olur, getirmezse dediğim halde getirmedi olur bu ilişkiyi açmaza sokar. İki tarafı da memnun etmeyecek tarz ilişki şeklidir.
• Bu ilişki çeşitlerinden hangisi daha sağlıklıdır?
Paralel ilişki çeşidi daha sağlıklıdır diyebiliriz. Bazen rekabet bazen tamamlayıcılık içerir.
• İlişki mesafesi nedir?
İlişkinin bir mesafesi vardır yani ilişkinin yakınlık derecesini belirler. Samimi (özel), kişisel (arkadaşlık), sosyal, genel mesafe (topluluğa konuşmada) olarak değerlendirilir. Yakın ilişkiler bozulduğunda bu dışarıdan da anlaşılabilir mesela çiftlerde araları kötü ise birbirinden uzak dururlar yan yana durmayı tercih etmezler.
• İlişkide iletişimin yolları nelerdir?
Sözel ve sözel olmayan olarak ikiye ayırabiliriz. Sözel olan; duygu ve düşüncelerin dile getirilmesi, sözel olmayan ise; beden dili kullanımıdır.
İletişim dışı iletişim dediğimiz mesajların ; ses tonu-ritmi, jest-mimikler ,kişinin duruşu, hareketlerin iletimidir.
• Sağlıklı ilişki nasıl olmalı? Çiftler birbirleriyle iletişim kurarken nelere dikkat etmelidir?
İlişki içindeki kişiler, birbirlerine karşı güvenli tutum sergilemelidirler. Bunun sağlanması için de karşılıklı açık, net, anlaşılabilir söylemlerde bulunmak önemlidir.
• İlişkilerde hangi hataları yapıyoruz?
Sessizlik, çok seslilik, şüphe ile araştırmacılık, kendini bilerek farklı yansıtmaya çalışma çabası, –mış gibi yapma… gibi güven sarsıcı tutumlardan uzak durmak yerinde olacaktır.
• Aldatma, sadakatsizlik gibi durumlarda tekrar güveni sağlamak nasıl olur?
Aldatma, sadakatsizlik gibi daha yaralayıcı olabilen unsurlar bile, aslında, birbirini dinleyen-anlamaya çalışan açık ilişkilerde, yine karşılıklı güvenli tutum sayesinde bilinenin aksine, azımsanmayacak düzeyde sorun olmaktan çıkar, çözülebilir bir hal alabilir. Burada güven ilişkisinin niteliği önemlidir. Kişilerin olaylara nerden ve nasıl baktığına, bakış açısının kendince değiştirilebilir olup olmadığına, kişinin değer yargılarına, isteklerine… göre de farklılaşabilir.
• Sağlıklı ilişkide kişilerin özgürlükleri nasıl olmalıdır?
İlişki içindekilerin bireyselliği, sınırları, bu sınırlara saygının korunması ve gösterilmesi önemlidir. “Ben bunu istiyorum böyle olacak” ya da “sen şunu yaparsan ben de bunu yaparım” ya da “diğerinin yerine düşünme-konuşma-karar verme” ilişkiden çok yaptırım belirten sözde sözleşme olarak kalır. Kişilerin gerçek ihtiyaçlarını, hissettiklerini, yapabilirliklerini içermez. Bunlar kendiliğinden olabiliyorsa ilişki idealdir, bunun sağlanmasında da kişisel sınırlara saygının korunması büyük rol oynar.
• Çocukların sağlıklı bir ilişkideki yeri ne olmalıdır?
Kişilerin çocuklarının da katıldığı ilişkilerde, anne-baba görevini üstlenenlerin, çocuklarla ilgili ortak kararlar alıp uygulamaları, yaşının el verdiği ölçüde kararlara çocukları da katabilmeleri önemlidir. Çocukların kendilerinin önemsendiğini, dinlendiğini bilmesi, yeri geldiğinde takdir edilerek cesaretlendirilmesi, onların gelişimi ve ilişkilere uyum açısından büyük önem taşır.
• Ayrılık ilişkilerinde çocuklara nasıl davranılmalıdır?
Ayrılık ilişkilerinde bile, anne-baba rolündeki kişilerin, birbiri hakkında gizli ya da açık şekilde, kötü-yanlış söylemlerde bulunması, çocukların özgüven, kişilik yapısının şekillenmesi, ruhsal durumunda, o anda veya ileriki yaşamında zararlara neden olabilir.
• Çift –Aile terapisi nedir?
Bizim disfonksiyonel yani işlevsel olmayan-çalışmayan belirtiler dediğimiz, danışanların da ilişkinin yapısını, gidişatını, dengesini bozan her türlü sorun ve sorunları, o çift ya da aile için çalışır şekle, fonksiyonel hale getirmeye çalışmaktır.
• Terapide ne amaçlarız?
Bunun için de öncelikle kişilerin yapısını ve onların ilişkilerinin yapısını, tutum ve davranışlarını, duygu düşünceleri gibi o çifti ya da aileyi tanımak- anlamak sonrasında bozulan ilişkinin yeniden yapılanmasını sağlamak, onarmak, kişilere uygun çalışır duruma getirmek amacımız.
• Tedavi nasıl sağlanıyor?
Bazen sadece problemi çözmek yeterli olurken, bazen kişilerin farklılaşmalarını-olgunlaşmalarını sağlamak, bazen duygusal tepkisellikte azalmayı sağlamak, bazen ilişkinin sınırları-kurallarının şekillendirilmesini, hiyerarşinin düzenlenmesini sağlamak, mesafe-kopuklukları tamir etmek , bazen daha uyumlu alternatif ilişki kalıplarını harekete geçirmeyi amaçlarız.
• Genellikle terapiye gelenlerin amacı nedir?
Bazen aslında çoğunlukla danışanlar, ilişkilerindeki sorunun karşısındakinden kaynaklandığını düşünür ve haklı olduğunu göstermeyi amaçlar. “Sorun sendeymiş işte bende değilmiş” gibi suçlamalarda bulunurlar. Fakat kendilerine göre haklı olsalar bile bunu göstermenin , ilişkiyi onarmalarında bir faydası olmayacaktır,
• Çiftler hangi noktada terapiye başvurmalıdırlar?
Önemli olan sorunun iki kişinin ilişkisinin sorunu olduğunu kabul etmeleri, çözüme ve değişime istekli oldukları noktada başvurmalıdırlar.
• Kimler çift-aile terapisine başvurabilir?
Çift- aile terapisi denilince akla ilk önce evli çiftler geliyor, bunun dışında partneri olup ilişki sorunu yaşayanlar da başvurabilirler. Evlilik öncesi sorunlar görmezden gelindiğinde evlilik sonrası daha büyük sorunlar olarak karşılarına çıkıyor.
• Çift- aile terapisine başvuranlarda en sık gördüğünüz sorunlar neler oluyor?
Çocuklu ailelerde çocuk yetiştirmede karşılaşılan ya da çocukların ebeveynleriyle olan ilişki sorunları, büyük aile bireyleriyle yaşanan sorunlar (ki bizim ülkemizde sık görülüyor kayınvalide-gelin sorunları), ayrılık, boşanma, aldatma, sosyal medyanın ilişkideki yol açtığı sorunlar sık olarak karşımıza gelmektedir.
• Çocuklarımızla iletişim kurarken hangi sözcüklerden ve üsluptan kaçınmalıyız?
Emir ve tabi ki şiddet içeren söylemlerden kaçınmalıyız. Çocuklar ebeveynlerini taklit ederek öğrendiklerinden, çocuklara söylenenlerin önce ebeveynler tarafından doğru yapılması gerekmektedir. Açıklayıcı şekilde, neyi, neden, niçin ve nasıl yapması gerektiği, yanlış tutumların sonuçları da aynı şekilde anlatılmalıdır.
• Çocuğumuza arkadaş gibi mi ebeveyn gibi mi yaklaşmalıyız? Çocukların yaş seviyesine inerek konuşma doğru mudur?
Ebeveynleri olarak yaklaşmak doğru olacaktır. Otorite ebeynlerde olmalıdır. Arkadaş olurlarsa bu otorite sağlanmaz. Aynı yaştaymış gibi konuşmanın bir getirisi olmayacaktır. Aksine çocuğun dili düzgün kullanımı ancak kelimenin düzgün seslendirilmesiyle mümkündür.