PSİKİYATRİ NEDİR?- SORU/CEVAP

  • Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1980 Sakarya doğumluyum. Üniversiteyi Trakya üniversitesi Tıp fakültesinde okuyarak tıp doktoru ünvanını aldım. Hemen ardından psikiyatri uzmanlık ihtisasımı Prof.Dr. Mazhar Osman Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde o zamanlar özellikle  Raşit Tahsin Duygudurum Merkezinin bağlı olduğu 5. Psikiyatri kliniğinde tamamladım. Uzmanlık tezimi de kliniğimle alakalı olarak “bipolar  I bozukluk hızlı ve karma döngülü seyrin ortaya çıkışında çocukluk çağı travmasının rolü ve yaşam kalitesi üzerine etkisi” konusunda yaptım ve 2009 yılında psikiyatri uzmanı ünvanını aldım. Mecburi Hizmetimi Karabük Üniversitesi Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tamamladım. Üç yıl Karabük’te ve Safranbolu’da psikiyatri uzmanı olarak görev yaptıktan sonra, İstanbul’da bir devlet hastanesinde sonrasında bir vakıf üniversitesinde toplam dört buçuk yıl psikiyatri uzmanı olarak çalışma hayatım sürdü. 2018 Eylül ayında İstanbul Fulya/Şişli’de bulunan, Fundamental Psikiyatri-Psikoterapi kliniğimin açılışını yaparak, danışanlarıma kendi özel muayenehanemde hizmet vermeye başladım. Psikiyatrist olarak bütün psikiyatriyi ilgilendiren rahatsızlıkların ve bireysel psikoterapinin  yanında, ayrıca sertifikalı eğitimlerini de aldığım, özel ilgi alanlarım olan cinsel terapi ve aile terapisi yaparak danışanlarıma hizmet vermeye devam ediyorum. Danışanların terapisinde bilişsel davranışçı terapi, dinamik yönelimli psikoterapiden daha çok yararlanıyorum. Türk Tabipler birliği, Türkiye psikiyatri Derneği, Cinsel Eğitim ve Araştırma Derneği üyeliklerim bulunmaktadır.

  • Psikiyatrist-Psikolog farkı nedir?

Psikiyatrist hekimdir, tıp fakültesi bitirdikten sonra uzman doktor olmak istiyorsa kişi, tıpta uzmanlık sınavı denilen bir sınava girer bunun sonucunda aynı üniversiteye giriş sınavındaki gibi bölüm yazar, dahiliye, psikiyatri, genel cerrahi, çocuk hastalıkları..vs nereyi kazanırsa o kazandığı eğitim araştırma veya üniversitede uzmanlık eğitimine başlar, başladığı andan itibaren adı asistan doktor olur, 4 veya 5 yıl bölümüne göre değişen uzmanlık eğitimini bitirip, tez çalışmasıyla birlikte uzmanlık sınavına girer ve sınavı başarıyla geçerse, hangi bölümde ise o bölümün uzman doktoru olur.

Psikolog ise üniversitelerin fen edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünde eğitimini tamamlar. Yüksek lisans yapmak isterse klinik psikoloji, gelişim psikolojisi, sağlık psikolojisi, adli psikoloji  gibi onların da bölümleri vardır, yüksek lisansını tamamladığında o konuda uzman psikolog ünvanını alır.

Toplumda bilinen “psikiyatrist ilaç yazar, psikolog konuşur” yanlıştır. Şu açıdan doğru olabilir psikologlar tıp doktoru olmadıkları için ilaç yazamazlar ve kanunen de yasal değildir.  İnsanı ilgilendiren her türlü durum, ruhsal rahatsızlık psikiyatrinin ve psikolojinin  konusudur. Psikiyatristler hem doktor oldukları için ilaçla tedavi edebilir hem de terapi yapabilirler. Devlet hastanelerinde neden bu şekilde değildir? Sağlık sistemi ve politikaları nedeniyle psikiyatristlerin  devlet hastanelerinde terapi yapmaları imkanı olmamaktadır. Sağlık sistemimizde ne kadar çok hasta (danışan) görülürse o kadar iyi çalışıyormuş gibi göründüğü için ve toplumda bu yönde bilinçlendirildiği için 10 dk da terapi yapmak mümkün değildir , olamaz da ve genelde ilaç tedavisi yapılır. Özellikle devlet hastanelerinde psikiyatristler ve psikologlar hatta sosyal hizmet uzmanı ve psikiyatri servisindeki psikiyatri hemşireleri  ile sağlık personelleri ekip olarak çalışırlar.

Özel muayenecilikte, psikolog da psikiyatrist de terapi yapabilir fakat her ikisinin de ne kadar üniversite ve uzmanlık eğitimlerini almış olsalar da çalıştıkları alanda sertifikalı eğitim programlarından geçmeleri önem arz eder.

  • Psikiyatrinin ilgilendiği alanlar nelerdir?

Daha önce de söylediğim gibi insanın ruh sağlığını ilgilendiren her türlü durum psikiyatrinin konusudur. Bunun içine aşırı sinirlilikten- kıskançlıktan-güvensizlikten, depresyon, panik bozukluk, yeme bozukluklarına,  davranış problemlerinden  her türlü bağımlılıklara (sigara -alkol –madde-kumar- internet)  , gerçekte olmayan varlıklar görmekten- duymaktan, cinsel sorunlara, çift aile ilişkilerine kadar uzanan geniş bir yelpazedir. Çünkü insan ne ile ilgili ise psikiyatri de onunla ilgilidir her şey ile yani, bu nedenle psikiyatriyi din ya da felsefeye benzetebiliriz.

  • Tedavide ilaç mı, terapi mi?

İlaç tedavisi gerektiren psikiyatrik hastalıklar ilaçla yanında terapiler olabilir/ olmayabilir, ilaç gerektirmeyen tedavilerde terapilerle yine yanında zorunlu olmasa da bazen ilaç desteği ile yapılabilir. Tıpta bize ilk öğretilenlerden biri hastalık yok hasta vardır, yani fiziksel hastalıklar için de ruhsal rahatsızlıklar için de bu böyledir, aynı hastalıktan 2 kişi olsa hastalığın seyri, gösterdiği belirtiler, tedavisi, ilaçtan yarar görüp görmediği… (daha birçok faktör sayılabilir) farklı olabilir. Psikiyatrik bir rahatsızlık varsa çözümü için kişinin durumu, fiziksel , ruhsal, sosyal açıdan çok iyi değerlendirilmelidir, içinde bulunduğu duruma göre tedavi planlanmalıdır. Aynı psikiyatrik hastalıktaki örneğin panik bozukluk rahatsızlığı olan iki kişinin hastalığının belirtileri, şiddeti , terapiye uygunluğu , ilaç tedavisine cevabı, hatta yine fiziksel özellikleri, eğitimi, sosyoekonomik düzeyi ..vs gibi birçok sebepten tedavi ve tedavinin sonucu farklılık gösterebilir. Bu nedenle “komşunun ilacını ona iyi geldi diye” kullanmak sakıncalıdır, beklenmeyen bir etki oluşturabilir ya da işe yaramayabilir.

  • Danışanlar nasıl seçim yapmalı?

Öncelikle danışanın rahatsızlığının bir akıl hastalığı mı yoksa herkesin yaşayabileceği, görece daha hafif ruhsal bunalımlar mı olduğunun ayırt edilmesi için öncelikle hekime yani psikiyatriste gidilmelidir. Ağır olabilecek akıl hastalıkları mutlaka ilaçla tedavi edilmelidir çünkü kişi bu dönemde terapi için uygun değildir, kendini ve düşüncelerini yönetebilecek durumda değildir , belki uygun hale geldikten sonra katılabileceği terapiler yine olabilir. Ağır psikiyatrik tablolar dışında psikiyatrist ya kendi terapiye alacaktır, ya da kendi alanı değilse başka bir psikiyatriste ya da psikoloğa yönlendirecektir. Kişi ilk defa psikoloğa gittiğinde de eğer ilaç tedavisi zorunlu olan bir rahatsızlık içinde ise psikolog o kişiyi zaten hekime yönlendirecektir ya da yönlendirmelidir.

  • Terapi ne demektir? Niçin terapiye gidilir?

Terapi, hasta için de, terapist için de bir olgunlaşma sürecidir. Ruhsal yakınmaları olan bir kişi terapiye gittiğinde tabiî ki önce şikayetlerini ayrıntılı olarak anlatır. Bu durum halk arasında “sohbet”  ya da “içini dökmek” olarak nitelendirilse de yanlış bir kullanımdır. Çünkü kişiler arkadaşlarıyla, eş dostlarıyla sohbet ederler, birbirini dinlerler, kendi tecrübelerine göre yol gösterirler. Terapide “sen bunu böyle yap”“bunu böyle yapmalı mıyım?” gibi cümlelerin yeri yoktur. Nasihat içermez. Terapi, terapist ve danışanın da katıldığı birlikte düşünme, olayları değerlendirme, sorunlar ile ilgili çözüm yollarını beraber bulmadır. Danışan kendi sıkıntılarını anlattıkça ya kendisi ya da terapistin yardımıyla çözüm yolları kafasında oluşmaya başlar. Farkındalık ve değişime adım atmakta terapist , danışana yardımcı olur. Değişim tamamlandığında, danışanın sıkıntıları geçmiş, terapi süreci de bitmiş olur. Terapilerin de çeşitleri vardır. Bilişsel-Davranışçı terapi, psikodinamik yönelimli terapi, psikanaliz, gestalt terapisi, destekleyici psikoterapi…vs. Terapistler (psikiyatrist veya psikologlar) bu terapi yöntemlerinden hangi veya hangileriyle çalışıyorlarsa o konuda genelde yıllar süren ciddi bir eğitim sürecinden geçmeli ve bu konuda sertifikaları (yetkinlikleri) olmalıdır. Psikologlar için ayrıca psikometrik değerlendirme (psikolojik- nörolojik testler) uygulayanların, bu testleri yapabilme yetkileri için testlerin eğitimlerine gitmeleri gereklidir.

  • Özellikle sizin ilgi alanlarınız?

Benim ilgi alanlarım; biraz önce bahsettiğim psikiyatrik rahatsızlıkların hepsinin tedavisi, benim de ilgi alanım diğer psikiyatristler gibi, ancak özellikle cinsel terapi ve çift-aile terapisi üzerinde  daha çok çalışmak istediğim için bu yönde eğitimler aldım ve almaya da devam ediyorum. Belli konuda odaklanmak  hem benim için hem danışanlar için daha yol gösterici olacağına inanıyorum.

  • Cinsel terapiye veya aile terapisine kimler , ne zaman gitmeli, biraz bizi bilgilendirir misiniz?

Cinsel sorunlar ya da aile- çift sorunları diğer ruhsal rahatsızlıklar gibi hayatının bir döneminde illaki karşısına çıkıyor insanların. Aslında psikiyatriste başvurmakta diğer psikiyatrik rahatsızlıklar ile aralarında pek bir fark yoktur. Şu açıdan; herhangi bir sorununuz olduğunda, uzun sürdüğünde, kendi çabalarınız ile çözüme ulaştıramadığınızda ve hayatınızın rutinini bozuyorsa duygusal olarak çekilemez- baş edilemez oluyorsa ya da iş hayatı veya sosyal ilişkilerinizi etkiliyorsa , psikiyatriste başvurmanın zamanı gelmiştir.

  • Toplumumuzda kişiler psikiyatriye başvurmaya çekiniyorlar mı? Rahatsızlıkları için alternatif yollar-tedaviler arıyorlar mı?

Kültürümüz, örf ananeler, inancımız  gereği her toplumda yanlış inanışlar ya da şu anki tedaviler bulunmadan önceki tedaviler, danışanlar tarafından bazen tercih edilmektedir. Mesela bizim kültürümüzde ya da çoğu kişinin inancı ile uyuşan, hayal gören- ses duyan, kendi kendine konuşan bir kişiyi önce bir takım varlıklar musallat oldu diye hocaya götürürler, bu toplumsal bir tutumdur, şimdiki çağda azalmakla birlikte bu inanışlar bilinçaltında vardır,  genetik olarak bize önceki nesillerden kodlanmıştır. Fakat zaman kaybından başka bir şey olmayacağı gibi maddi ve manevi sömürülerek kişiye ve ailesine daha büyük yükler getirerek, sonuç alınamadığı ya da daha kötüye gittiği için ,yine bir zaman sonra bizim karşımıza getirilir bu kişiler .Çünkü bu belirtiler ciddi psikiyatrik rahatsızlıklardır ve  çok muhtemel ilaç tedavisi hatta kendine veya başkalarına zarar vermemesi için bir süre gözlem altında bulunması gerekebilir ve hastaneye yatış gerektirebilir durumlardır. Tabi buradan her hastaneye yatırılan kişi, ağır akıl hastalığı var diye anlaşılmasın, bazen sadece gözlem amaçlı, bazen bulunduğu çevreden uzak kalmak hastaya iyi geleceğinden.. gibi başka durumlarda da hastaneye yatırılabilir kişi.

Tabi ki bilimsel olmayan tedavilerin, tedavi adı altında yeri yoktur. Fakat bilimselliği ve yararı kanıtlanmış birçok yöntem de vardır, onlardan burada bahsetmeyeceğim ama yaşam koçluğu, melek terapisi, bazen de teşhiste ya da bilimsel katkı sağlamak için kullanılan görüntüleme yöntemlerinin sanki tedavi ediyormuş gibi danışan ve yakınlarına yansıtılması,  her gün yeni isimlerle her alanda olduğu gibi yanlış işler yapılmaktadır.  İnsanları sömürmeye çok açık bir alandır ruhsal rahatsızlıklar. Danışanların, uzmanlıkları olmayan, eğitimini almamış alanlarda tedavi yapmaya çalışan kişilere gitmemesi, iyi araştırmaları önemlidir. Psikiyatriye ilk başvurduğunda kişinin şikayetlerinin başka diğer fiziksel hastalıklara bağlı olup olmadığı önce sorgulanır, araştırılır.  Bunu sadece eğitimi gereği hekim ayırt edebilir. Bu yüzden dir ki, önce bir hekime yani psikiyatriste başvurmaları önemlidir, durumlarını anlayıp sonra yollarını psikiyatristin önereceği şekilde, kendileri ya da yakınları çizebilirler. (Psikiyatristle, psikologla , psikolojik danışman ile vs..) Ağır akıl hastalıkları daha önce dediğim gibi psikiyatrist kontrolünde olmak zorundadırlar.

  • Bu işin zorlukları ve keyifli yanları nelerdir?

İnsan ve insanın ruh haliyle ilgilendiği için ve kişiye göre çok farklılıklar gösterdiği için bu iş zordur fakat ruhsal sorunlar ya da hastalıklar çoğu zaman fiziksel hastalıklardan daha çok acı ve sıkıntı verir ve kişi, tedaviden yarar gördüğünde minnetini hissettirir bir şekilde,  bu da işimin en keyifli yanıdır, danışanlarımın iyi olup tedaviden yarar sağladığını görmek, herhalde bir sanatçının alkış alması ya da  takdir edilmesi gibi bir şey, bizim de yaşadığımız.

  • Son olarak sizin, izleyenlere söylemek istedikleriniz nelerdir?

Son olarak söylemek istediğim, artık toplumumuz daha bilinçli, eğitimli, daha her şeyin farkında, “psikiyatriste sadece deliler gider” yanlış inancı bitmese de çok azaldı. Herhangi bir konuda hayatında uzun süreli sorun yaşayan, sorunlarına çözüm bulamamış, kendini iyi hissetmeyen, hayatında aksamalara yol açan şartlar olduğunda, psikiyatriste danışmaktan  çekinmemelerini hatırlatmak isterim, yaşadığı sorunların geçici olup olmadığını ya da ilaç tedavisi veya terapi gerektiren bir rahatsızlık olup olmadığını öğrenmek bile kendilerine yol gösterecektir.

Dr. Aslı Funda Kalkay
Psikiyatr, Psikoterapist
BUSINESSCHANNELTÜRK , 30.03.2019

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *